Ihlamur Konağı Huzurevi’nin Hikayesini Hayriye Sungur İle Konuştuk
Haber Ankara ekibi olarak Ihlamur Konağı Huzurevi ve Yaşlı Bakım Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Hayriye Sungur’a konuk olduk. Sungur ekibimize, Ihlamur Konağı’nın kuruluş hikayesinden gelecek planlarına kadar bir dizi önemli açıklamalarda bulundu.
Ailelerin öncelikle tesise gelmelerini ve kendileri ile tanışmaları gerektiğini belirten Sungur, ‘’ Onlar bizi, biz onları tanımalıyız. Buraya uygun mu? Burayı kabul edecek mi? Evlerini hemen boşaltmamalarını söylüyoruz. Bunun için biraz zaman lazım’’ diye konuştu.
İşte Hayriye Sungur ile gerçekleştirdiğimiz röportajın tamamı:
Öncelikle Haber Ankara’ya konuk olduğunuz için teşekkür ederiz. Hayriye Sungur kimdir? Biraz kendinizden bahseder misiniz?
1970 doğumluyum. 4 yıldır bu işi yapıyorum. 3 tane çocuğum var. İktisat bölümünde okurken çocuklarımı büyütmek için ayrıldım. Çocuklar büyüdükten sonra ise bu işe başladım.
Ihlamur Konağı’nın kuruluş hikayesi nedir?
Benim çalışmak gibi bir düşüncem vardı ama huzur evi olarak değildi. Çalışmak hep aklımdaydı. Yurt dışında bir bakım evi ziyaretine gitmiştik. İnanılmaz etkilendik. İsviçre’de bulunan bu huzurevinden çıktığımızda, eşimle yaşlanınca böyle bir yerde yaşama kararı aldık. Çok hoşumuza gitti. Türkiye’ye geldiğimizden bir kaç ay sonra kızımın sosyal sorumluluk projesi için bir huzurevine gitmemiz gerekti. Korkunç bir haldeydi. Eve geldiğimde eşime orayı anlatmaya başladım. O’da bana ”Sana bir huzurevi açalım, çok iyi işletirsin” dedi. Böyle başlayan bir fikirken araştırdık, bilen insanlarla görüştük ve belediyenin açmış olduğu bir ihaleyle burayı açtık.
“HUZUREVİ OLARAK İNŞA EDİLEN TEK YER”
Ihlamur Konağı Huzurevi’ni diğer huzurevlerinden ayıran özellik nedir?
Ihlamur Konağı’nın en büyük özelliği huzurevi olarak inşa edilen tek yer olması. Diğerleri gibi villa ya da apartmandan değiştirilerek yapılmış bir yer değil. Başlama aşamasından itibaren Türkiye’de huzurevi olarak inşa edilmiş tek yer.
Ihlamur Konağı’nda şuan çalışan kaç kişi var?
110 misafirimiz ve 70’e yakın çalışanımız var. Diğerlerine göre çok yüksek bir çalışan sayısına sahibiz. 12 bin metrekare bir alandayız ama 7 bin 500 metrekare iç alanı var. Burada hem bakım evi hem huzurevi bölümü var. Diğer huzurevlerinde part time çalışan doktorlar olmasına karşın, biz de sürekli olarak çalışan doktorumuz mevcut. Başhemşiremiz, att’lerimiz, kendimize ait 2 aşçımız var. Aşağı taraf tamamen onlara ait. Yemekleri diyetisyenlerimize göre kendimiz yapıyoruz. Kuru temizleme kendi bünyemizde mevcut. Bunların hepsi başlı başına birer sektör. Hepsini bünyemizde barındırıp, kendi işimizi kendimiz yapıyoruz.
“ONLAR BİZE BİZ ONLARA ALIŞIYORUZ’’
Türkiye’de huzurevi dendiğinde aileleri bir tedirginlik kaplıyor. Bu süreci nasıl atlatıyor sunuz?
Ailelere öncelikle buraya gelmelerini ve tanışmamızı söylüyoruz. Onlar bizi, biz onları tanımalıyız. Buraya uygun mu? Burayı kabul edecek mi? Evlerini hemen boşaltmamalarını söylüyoruz. Bunun için biraz zaman lazım. Onlar bize biz onlara alışıyoruz. Buraya gelip 1 ayda bırakanda var, devamlı kalanda var. Kalmak onların tercihiydi. Televizyonda can sıkan filmler çıktı. Öyle yerlerde mutlaka vardır ama bizi görmelerini ve tanımalarını istiyoruz. Bizim reklamımız burada yaşanmışlık ve birbirlerine yapılan referanslar. Bizim için en iyi reklam referans.
Gelecekle ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Biz bir inşaat yapmak istiyoruz ve inşaatta her şeyi tek tek çizerek ilerleyeceğiz. Evet burayı belediye yapmış çokta güzel olmuş fakat bizim hayalimiz bambaşka. Bir gün bunun çizimlerini de yaparak, güneş şeklinde, her anlamda yalılara çok uygun, alanda onları görebileceğimiz, onlara tam anlamıyla hakim olabileceğimiz bir projemiz var. Bundan sonraki aşamada da İstanbul’a gidip, orada en iyi şekilde bir yer açmak istiyoruz. Ankara’dan İstanbul’a giden bir firma olacağız.
‘’YAŞLILARIMIZI ÇOK SEVİP SAHİP ÇIKALIM’’
Eklemek istedikleriniz var mı?
Herkesin yaşlanacağını söylemek istiyorum. İnsan hayatta ne kadar güzel yaşarsa o kadar güzel yaşlanır. Yaşlısına güzel davranan insanlarda yine çok güzel yaşlanıyorlar. Yaşlılarımızı çok sevip, sahip çıkalım. Yanlarına bir gün gelip ziyaret etmek değil de onlara saygı göstermek, yanlarında olmak ve sonuna kadar dinlemek gerekiyor. Adı ”tahammül” olsa da biz tahammül demiyoruz. Severseniz sonuna kadar dinlersiniz. Onlarla konuşurken saygı kaybedilmemeli. Çalışanlarıma da ”Sen” diye hitap edilmemesi gerektiğini söylüyorum. Onlar bizden büyük ve çok yaşanmışlıkları var. Böylelikle ilişkilerimiz çok güzel olacak ve ileride biz de aynı muameleyi göreceğiz.